
Tefeciliği
tanımlayacak olursak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 241. maddesinde
açıklandığı gibi; İkrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad
altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle ödünç para
verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek edinilmesi ve KHK uyarınca
alınan ikrazatçılık izni iptal edildiği halde, ödünç para verme işlerine devam
edilmesi eylemlerine verilen isimdir. Verilen ceza ise yine 241. maddede belirtildiği
gibi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile
cezalandırılır.
Tefecilik;
günümüzün kavramı olmamakla birlikte, yaygın bir meslektir ve kökenleri eski
tarihlere kadar uzanmaktadır. Cahiliye Dönemi olarak bilinen İslamiyet Öncesi
dönemlerde tüccarlar/zengin kişiler ihtiyaç sahiplerine para veya malları borç
olarak verip, borcun vadesi geldiği zaman kat kat faiziyle birlikte ödemelerin
yapılmasını isterlerdi. Günümüzde ise daha modern hale gelen bu kavram; tekel,
kuyumcu, telefoncu, oto galerici, emlak ofisleri ile beyaz eşya satıcıları gibi
nakit para girişi olan kurumlar tarafında da yürütüldüğü bilinmektedir.
Tefecilik
izin belgesi olmadan, ödünç para verme işleriyle ilgili yasa hükümlerine aykırı
davranarak, faizden para kazanma amacıyla ödünç para verme olarak bilinse ve
suç kapsamında olsa dahi bu kişilere başvuran pek çok kişi vardır.
Kişilerin
tefecilere başvurduğu durumları ele alacak olursak;
-
Düşük kredi notunun olması,
-
Önceki kredilerin düzenli ödenememesinden dolayı getirilen haciz,
-
Yasaya uygun olarak kurulmuş kamu veya özel hukuk tüzel kişilerinden ya da
yasalar doğrultusunda faaliyet arz eden ikrazatçılardan herhangi bir nedenden
ötürü para temin edemeyecek durumlar olduğunda,
-
Acil nakit ihtiyacının olduğu durumlarda,
-
Ödemesi gereken kredi, kredi kartı borcu, faturası vb. gibi borçları olduğunda,
-
Kredi çekmeye yetecek beyan edebileceği bir geliri olmadığında,
-
İhtiyacı olan tutar, kredi çekmesi zorunlu olan tutarın altında olduğu
durumlarda,
- Evrak
işlemleri, prosedürlerle uğraşmak istenilmediği gibi durumları örnek
verebiliriz.
Tefeciler vereceği borç para karşılığı bir güvence isterler ki alınan
borç paranın geri ödeme garantisini en baştan sağlamak için. Borç kaç taksitte
ödenecekse o sayıda senet imzalanmasını veya kişinin üzerine kayıtlı bir mülk,
arazi veya araba varsa onu ipotek etmeyi ya da bir kişinin kefil gösterilmesi
gibi güvenceler isteyebilir. Böyle bir güvencesi bulunmayan kişilere ya para
vermezler ya da istedikleri tutarın altında bir miktar para teklif ederler.
Yasal kuruluşlar olmadıklarından dolayı ve kendi yasalarını kendileri
belirledikleri için vadesi gelmiş borcun ödenmemesi durumunda faizi daha da
arttırıp borcunuzu fazlalaştırabilirler veya elinizdeki eşyalara el koymak
isteyebilir, sizi veya çevrenizdeki kişileri rahatsız edebilirler.
Yeni nesil tefecilik olarak bilinen POS cihazı ile yapan tefeciliğe
örnek verecek olursak; Borç para isteyen kişi ya da kişiler kurumdan borç
istenilen tutarda alışveriş yapmış gibi gösterilerek kredi kartı ile
borçlanmakta, borç parayı sağlayan kurum alacağını cihazın ait olduğu bankadan
tahsil edeceğinden, verilen borç para güvence altına alınmış bulunmaktadır.
Başka bir örnek verecek olursak hemen hemen herkes tarafından bilinen Banker Kastelli,
iş adamları ve girişimcilere işyeri açma, yapılan işin devamlılığını getirme
gibi olaylar altında yüksek faizden para tahsis ederek piyasaya uzun yıllar hâkim
olmuştur. Aynı şekilde kontör tefeciliğinde ise; stok devir hızı çok yüksek
olan bu ürünü satılmış gibi göstererek borç para vermede kullanmışlardır.
Tefecilik yapan kişi veya kurumları çevrenizden çok rahat bulmanız
mümkündür. İnternetten bile ulaşılabilir durumdadırlar. Fakat borcunuzu yasal
olmayan yollarla bin bir türlü sıkıntı içerisine girerek ödemek yerine resmi
kurum ve kuruluşlara müracaat edip yasal yollarla bu işlemi halletmek sizin
yararınıza olacaktır. Resmi kurumlar faizi istediği gibi arttırıp borcunuzun
kapsamını genişletemezler ve bir usulsüzlük durumunda kanunlar sizin yanınızda
olur.