
Sözlük anlamı itibariyle kredi, Borç ödemede güvenilir olma
durumu ve/veya Ödünç alınan veya verilen mal, para, şeklinde tanımlanır.
Bankacılık sektöründe kredi de, bu iki tanımın birleşimi şeklinde tezahür eder.
Bankacılık sistemine göre kredi, eğer güvenilirseniz, geri ödemek üzere
alabileceğiniz faize karşılık alacağınız ödünç paradır.
Burada kredinin 2 niteliği dikkat çeker,
1.
Güvenilirlik esasına göre verilmesi
2.
Faize tabi olması
Faiz, İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan
kâr, şeklinde tanımlanır. Yani işletilen bir para vardır ve siz onu
kullandığınız için borcu verene bir kar payı da ekleyerek geri ödeme
yaparsınız.
Bankacılık sektöründe güvenilirlik ise düşündüğünüzden daha
farklı bir anlama sahiptir. Sizin karakteriniz, veya ne kadar iyi bir insan
olduğunuz banka için bir anlam ifade etmez. Banka kişilerin güvenilirliğini
test yaparak anlar. Örneğin bir banka nezdinde güvenilir olabilmeniz için önce
o banka ile çalışıyor olmanız gerekir. Hesabınızdan belli miktarlarda para
akışı olduğunda banka nezdinde aktif müşteri sayılırsınız ve banka size
öncelikli kredi puanınızı verir. Bunun ardından size bankacılık enstrümanları
sunulur. Küçük limitlerde kredili mevduat hesapları, kredi kartları tahsis
edilir. Bu enstrümanları doğru kullanır, borçlarınızı zamanında öderseniz,
kredi kayıt bürosu, merkez bankası kayıtlar ve bankanın kayıtları içerisinde
düzenli müşteri sıfatı kazanırsınız. Belli bir süre boyunca, (6-12
ay)hesaplarınızda düzenli hareketler ve geri ödemeler oluşması durumunda banka
nezdinde güvenilir müşteri sıfatı kazanırsınız. Ve bankaların politikaların
göre değişmekle birlikte bazı kredi tiplerinde kolayca kredi kullanabilecek
güvenilirlik seviyesine ulaşırsınız.
Ancak ne yaparsanız yapın, belli limitlerin üzerindeki
tutarlar için gelirinizi belgelemeniz, hatta kefil temin etmeniz istenebilir.
Bu talepler bankaların iç yönetmeliklerine göre değişen limitlerde olup,
herkese farklı uygulanabilir. Buna
bankaların risk analistleri karar verir.
Kredi bankaların mevduat sahiplerinden aldıkları paralara
belli miktarlarda kar payı ekleyerek ihtiyaç sahiplerine faizle sunduğu borç
paradır. Yani banka bir taraftan faiz alırken, diğer taraftan ödemektedir. İki
taraf arasındaki faiz farkını da kar olarak hanesine yazacaktır elbette.
Bir bankanın karlılığı sadece topladığı mevduat veya verdiği
kredi tutarına bağlı değildir. Zira çok fazla kredi veren bir banka eğer elinde
mevduat yoksa karşılık krizi yaşayabilirken, çok fazla mevduat toplayıp kredi
veremezse ödeyeceği mevduat faizinden dolayı zarar edecektir. Bankanın
kasanında duran atıl para kar değil zarardır ve bankalar kasalarında aktif para
olmasını istemezler. Elbette ikinci durum çok yaşanan bir durum değildir. Zira
banka kredi satamasa bile, aldığı mevduatı bonolara yatırıp en azından zarar
etmeyeceği bir pozisyon yaratabilmektedir.
Özellikle ülkemizde sorun daha çok mevduat toplanamaması
sorunudur, ki bankalar çok yüksek karlılıkları sayesinde mevduat gelmese bile
kredi satacak finansmanı sağlayabilmektedir.
Ülkemizde hali hazırda en karşı sektör bankacılık
sektörüdür. Ve kriz dönemlerinde dahi bırakın zarar etmeyi, karlılıklarını
artırarak faaliyetlerine devam ederler. Zira kredi ne işletmeler ne de gerek
kişiler için birikimleri varken tercih edilecek bir enstrüman değildir.
İnsanlar ya sıkıştıklarında ya da ihtiyaçlarını karşılayacak birikime sahip
olmadıkları dönemlerde kredi ihtiyacı duyarlar. İşte bu yüzden kredi
vazgeçilmez bir enstrümandır ve bankalar bu finansman yöntemi var oldukça karlı
biçimde hayatlarını sürdürürler. Tabii geçmişte ülkemizde kötü yönetim ve
suistimaller nedeni ile batan bankalar söz konusu olmuştur ancak bu günkü
bankacılık sistemi son derece sağlam bir zemine oturmuş olduğundan bu risk söz
konusu değildir.