
Bu hızlı
büyümenin etkisiyle mal sahipleri daha uzun yerlere gönderim yaptıkları ve
gönderim yaptıkları kişileri tanımadıkları için paralarının ödenip
ödenemeyeceği konusunda endişeli bir tutum içerisine girmişlerdir. Üstelik 1837
de yaşanan ekonomik çöküş ve şirketlerin taahhütlerini yerine getirememesiyle
birlikte yatırımcılar mağdur durumda kalmıştır. Bu nokta ise kredi
derecelendirme kurumlarının başlangıç noktası olmuştur.
Resmi
olarak ilk kurum 1841 yılında Louis Lewis Tappan tarafından Newyork şehrinde
kurulmuştur. 1837 yılındaki mali kriz nedeniyle müşterilerinin durumunu tespit
etmek amacı ile başlanan fakat diğer iş adamlarının da bu değerlendirmeye
ihtiyacının fark edilmesiyle bir iş alanına dönüşmüştür.
Kredi derecelendirme kuruluşlarından,
yatırımcılara geleceğe yönelik yol gösteren bilgi paylaşımı içinde olmaları ve
kurumlara aktarılan bilginin doğru sinyaller içermesi gerekmektedir. Derecelendirme
kuruluşlarının kuruma vereceği kredi notunun, şirketin borçlanma maliyetleri
üzerinde çok büyük etkiye sahip olduğundan firmaların geleceğini yüksek
derecede etkileyebilmektedir. Yüksek bir kredi notu, şirketin borçlanmak için
ödemek zorunda olacağı faizi düşürür. Düşük bir kredi notu ise hisselerin
şirket bünyesinden çıkmasını zorlaştırır veya tahvil fiyatında düşüşe neden
olarak firmanın gelecekteki borçlanma maliyetlerini yükseltir.
Günümüzde
pek çok kredi derecelendirme kuruluşları olsa bile en önemli isimler; Standart
& Poor's, Moody's ve Fitch'ten oluşan büyük üçlü olarak bilinir. 1800'lerde
başlayan ve günümüzün finans piyasalarına önemli derecede yön veren bu
kuruluşlardan not almadan hiçbir ülkenin borçlanması veya yatırım yapması
mümkün olmamaktadır.
Derecelendirme
puanları şirketler arası farklılık göstermekle birlikte genel olarak harf
notlarına bakacak olursak;
AAA:
Mali yükümlülükleri karşılama kapasitesi oldukça yüksek, en yüksek kredi
derecesi(Almanya, Avusturalya, Finlandiya gibi )
AA+, AA,
AA- : Mali yükümlülükleri karşılama kapasitesi yüksek (ABD, AB, BAE gibi )
A+,A, A-
: Mali yükümlülükleri karşılama kapasitesi güçlü olmakla birlikte
olumsuz ekonomik koşullara ve gelişmelere karşı duyarlı olabilir. (Güney Kore,
İsrail, Malezya gibi )
BBB,
BBB+, BBB- : Mali yükümlülüklerini karşılamada yeterli kapasiteye sahiptir fakat
ekonomik koşullara ve değişen durumlara daha fazla duyarlıdır. ( Tayland,
Letonya, Rusya gibi )
BB+, BB,
BB- : Belirsizlikler taşıdığından yatırım için spekülatif sonuçlar
doğurabilir. ( Türkiye, Hırvatistan, Gürcistan gibi )
B+, B,
B- :Hâlihazırda mali yükümlülükleri karşılayacak kapasiteye sahip
olmakla birlikte terse dönen mali, ekonomik ve işletmeciliğe ilişkin koşullarda
daha fazla kırılgan. (Kamboçya, Arnavutluk, Gana gibi )
CCC:
Hâlihazırda zayıf bir yapıya sahip olan ve mali yükümlülüklerini yerine
getirebilmek için düzgün mali, ekonomik ve işletmecilik koşullarının devamına
muhtaç ( Jamaika, Mısır, Ukrayna gibi )
CC: Yüksek
derecede kırılganlığa sahip, büyük ölçüde spekülatif
C:
Ödemelere ve mali yükümlülüklerini yerine getiremeyecek olma ihtimalinin
sinyalidir.
D:
Yükümlülüğünü yerine getiremeyecek olan kategoridir.
Kredi
derecelendirme kuruluşlarının, olası ekonomik krizleri ya da piyasadaki
durgunlukları bir süre önce belirleyerek piyasaya doğru sinyaller verememeleri,
derecelendirme kuruluşlarının oligopol hale gelmesi ve derecelendirme
kriterlerinin sübjektif ağırlıklı olması, bu kuruluşlara olan güvenin sarsılmasına
sebebiyet vermiştir. Bu nedenle de kredi derecelendirme kuruluşlarının
piyasalar üzerindeki oligapol etkisini azaltmak için dünya genelinde ve en
başta Avrupa'da olmak üzere çalışmalar yürütülmektedir. Buna bir kaç örnek
verecek olursak; kamu gücüyle bir kredi derecelendirme kurumu oluşturmak,
bankaların bir araya gelerek kredi derecelenme kurumu oluşturması veya çok
uluslu kalkınma bankalarının bir araya gelerek bölgesel bazlı kredi
derecelendirme kuruluşları oluşturması gibi fikirler ortaya atılmıştır.
Bütün
bunların yanı sıra Kredi notu verilirken sadece ülkeler arası veya kurumlar
arası bazlı düşünmemek gerekir. Kişinin kredi skoru ve kredilerinin geçmişi,
finans kuruluşundan kredi alma yeteneğini etkileyebilmektedir. Kredi
değerlendirmesini etkileyebilen faktörlere göz atacak olursak, örneğin; krediyi
geri ödeyebilme yeteneği, verilen kredi sınırının kullanılma oranı, tüketim
alışkanlıkları, mevcut borç miktarı göz önünde bulundurulabilir.